Çok fazla vaktinizi almaktan korkuyorum.
- Ich fürchte, Ihre Zeit zu sehr in Anspruch zu nehmen.
Yeni bir yere alışmak her zaman zaman almaktadır.
- It always takes time to get used to a new place.
Tom'un işini yapacak birini almak zorunda kalacağım.
- I will have to take on someone to do Tom's work.
Tom'u hastaneye götürmek zorunda kaldım.
- I had to take Tom to the hospital.
Pazartesi günü kitapları kütüphaneye geri götürmek zorundayım.
- On Monday I have to take back the books to the library.
what's your take? / what's your opinion? / what do you think? - Senin düşüncen/fikrin nedir?.
Lütfen ilk mesajıma bir göz atın ve bu konudaki düşüncelerinizi bana bildirin.
- Please, take a look at my first post and let me know what you think about it.
Hayatı son sürat yaşamam için bu faydasız düşünceleri bırakmam gerek.
- I need to drop these useless perceptions to take full throttle over my life.
Bu otobüs sizi müzeye götürecek.
- This bus will take you to the museum.
Yarın kitapları kütüphaneye götüreceğim.
- Tomorrow, I'll take the books to the library.
Kazanmak için ne gerektiğini biliyorum.
- I know what it takes to win.
Tom, kazanmak için ne gerekiyorsa yapacaktır.
- Tom is going to do whatever it takes to win.
Yürüyüş yapmak için bir süre dışarı çıkalım.
- Let's get out for a while to take a walk.
New York'a geri dönmek için kırmızı-göz uçuşu yapmaktan başka seçeneğim yok.
- I have no choice but to take the red-eye back to New York.
Ben senin ateşini ölçmek istiyorum.
- I want to take your temperature.
Bir kimyasal reaksiyon bir veya daha fazla adımda gerçekleşir.
- A chemical reaction takes place in one or more steps.
Take a taxi to the hotel.
- Nehmen Sie ein Taxi zum Hotel.
I'm going to take a bath.
- Ich werde ein Bad nehmen.