İspanya, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın galibi oldu ve millî takım logosu ilk yıldızını kazandı.
- Spain has won the 2010 FIFA World Cup and the national team logo gains the first star.
Milliyetim Fransız ama Vietnam kökenliyim.
- I have French nationality but Vietnamese origins.
O ulusal bir kahraman oldu.
- He became a national hero.
Ben, ulusal hükümetten herhangi bir yardım almamızın çok olası olmadığını düşünüyorum.
- I think it's highly unlikely that we'll ever get any help from the national government.
O bir İngiliz vatandaşıydı.
- She was a British national.
Güney Afrika vatandaşıyım.
- I am a person of South African nationality.
Onlar Güney Afrika uyruklular.
- They are of South African nationality.
Hayatını milleti için verdi.
- He gave his life for the nation.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
- Sovereignty unconditionally belongs to the nation.
Fransız hükümeti, ulusal bütçeyi vergi mükelleflerinin dengelemesi için meydan okuyan online bir oyunu piyasaya sürdü.
- The French government has launched an online game that challenges taxpayers to balance the national budget.
Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
- You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
Milli parklarda avcılık yasaklanmıştır.
- Hunting is prohibited in national parks.
Milli parklarda avlanmaya izin verilmez.
- Hunting is not allowed in national parks.
Yosemite Ulusal Parkı dünyadaki en güzel yerlerden biridir.
- The Yosemite national park is one of the most beautiful places on Earth.
Bu ulusal park güzel manzarayla dolu.
- This national park is full of beautiful scenery.
Ülkenin liderlerinin hiçbir seçeneğim yoktu.
- The nation's leaders had no choice.
Amerika, kendisinin dünyanın en özgür ülkesi olduğundan hoşlanıyor.
- America fancies itself the world's freest nation.
Vatanseverler kendi milletinin haklarını savundu.
- The patriots stood up for the rights of their nation.
O bir İngiliz vatandaşıydı.
- She was a British national.
Ulus devletlerin varlığı, dünya'nın geri kalanında Avrupa'ya büyük bir avantaj sağladı.
- The existence of nation-states gave Europe a great advantage over the rest of the world.
The diplomats were advised not to interact with any foreign nationals except on official duty.
After winning the regional tournament, the team advanced to the nationals.
Import tariffs were raised for the national interest.
The boys in between 18 and 20 are of course doing National Service.
The national speed limit for a car on a highway is 70 mph.
The Roma are a nation without a country.
I'm nation sorry for you. -- Mark Twain.
... integration on a national platform. ...
... ALAN RUSBRIDGER: I think it's about the National Health ...