Ben isimlerde gerçekten kötüyüm, ama bir yüzü asla unutmam.
- I'm really bad with names, but I never forget a face.
Onların isimlerini hatırlayamadım.
- I couldn't remember their names.
Onu kötü isimlerle isimlendirdi.
- He called her bad names.
Onların isimlerini hatırlayamadım.
- I couldn't remember their names.
Tom isim vermek istemedi.
- Tom didn't want to name names.
İsim vermek istemiyorum.
- I don't want to name names.
Marco'nun arabasının adı Thunder Gianttir.
- The name of Marco's car is 'Thunder Giant'.
Onun adı Tomoyuki Ogura.
- His name is Tomoyuki Ogura.
Sami oğlunu kendine göre adlandırmak istedi: Sami Bekir II.
- Sami wanted to name his son after him: Sami Bakir II.
Bella adını seviyorum, güzel demek, değil mi?
- I love the name Bella, it means pretty, right?
Bella ismini seviyorum, güzel demek, değil mi?
- I love the name Bella, it means pretty, right?
Bu bölgedeki tüm sokaklar ünlü kişilerin adını taşır.
- All the streets in this area are named after famous people.
İsimleri rastgele seçmekten başka seçeneği yoktu.
- He had no other choice but to choose the names randomly.
Bana onun adını söylemek zorunda değilsin.
- You don't have to tell me her name.
Bana onun adını söylemek zorunda değilsin.
- You don't have to tell me his name.
Şöhret bir isim etrafında toplanan tüm yanlış anlamaların toplamıdır.
- Fame is the sum of all misunderstandings that gather around a name.
Tom, Mary'yi düşünebildiği her kötü şöhretle seslendi.
- Tom called Mary every bad name he could think of.
Bebeğe senin adını vermek istiyorum.
- I want to name the baby after you.
Tom oğluna John adını vermek istedi.
- Tom wanted to name his son John.
Bu bölgedeki tüm sokaklar ünlü kişilerin adını taşır.
- All the streets in this area are named after famous people.
Bu kafatası ve çizgileri, 17. yüzyılın sonlarında İngiltere'de faaliyet gösteren dünyaca ünlü Kaptan Kidd'e dayanılarak adlandırılmıştır.
- This skull and crossbones was named based on the world-famous Captain Kidd who was active in late 17th century Britain.
Pasaportta ismi olan kişi kelimelerle tanımlanıldı.
- The person whose name was on the passport was described with words.
Tom isim vermek istemedi.
- Tom didn't want to name names.
İsim vermek istemiyorum.
- I don't want to name names.
O, bize adını söylemek için isteksizdi.
- He was unwilling to tell us his name.
Bana adınızı söylemek zorunda değilsiniz.
- You don't have to tell me your name.
... their names buzzer mega-deal tendencies ...
... This one comes from pandabearlover13. I mean, a lot of the user names are not meant to be ...