Annen gibi konuşuyorsun.
- You speak like your mum.
Annenle Şangayca konuştuğun zaman sadece çok az kelime anlayabiliyorum, bu yüzden de konuşmaya katılamayacağım.
- When you speak Shanghainese with your mum, I only understand a few words, so I can't join in the conversation.
Annem yeteri kadar masum bir halde Biraz daha bira ister misin? diye sordu.
- Mom was innocent enough to ask him: Would you like any more beer?
Annem babamdan daha yaşlı.
- Mom is older than Dad.
Seninle bir ana ihtiyacım var.
- I need a moment with you.
Annem bana anahtarlarını ödünç vermek zorunda kaldı.
- My mom had to lend me her keys.
I wish Mom and Dad didn't argue so much.
My mother was so tired that she went to bed early.
- My mum was so tired that she went to bed early.
The candle went out instead of having been put out.
- Mum söndürmeye gerek kalmadan söndü.
The candles made the room bright.
- Mumlar odayı aydınlatıyor.
How often do you wax your skis?
- Kayaklarını ne kadar sıklıkta mumlarsın?
The car is waxed and shining.
- Araba mumluydu ve parlıyordu.