Dört kere beş 20'dir.
- Four times five is 20.
İki kere iki dört eder.
- Two times two is four.
Film yıldızı söylediği bütün düşüncesiz şeylerden dolayı hatasını kabul etmekte defalarca zorlandı.
- The movie star ate crow many times because of all the thoughtless things she said.
Tom'un menüye bakmasına gerek yoktu çünkü daha önce o restoranda defalarca bulunmuştu.
- Tom didn't need to look at the menu because he'd been to that restaurant many times before.
Bu ilaçlardan günde üç kez alınmalı.
- These medicines should be taken three times a day.
O otobüs günde kaç kez çalışır?
- How many times a day does that bus run?
O benimkinin on katı fazla ingilizce kelime biliyor.
- She knows ten times as many English words as I do.
O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.
- He earns three times as much as I do.
Viking zamanında, Grönland bugünkünden daha yeşildi.
- In Viking times Greenland was greener than today.
O zamanlar hiç radyo yoktu.
- There were no radios in those times.
Güzel günlerimiz oldu.
- We did have some good times.
Eski günlerdeki gibi sohbet etmek iyiydi. Bir ara yine konuşalım.
- It was good chatting like old times. Let's talk again some time.
Bunu birkaç kez denedim.
- I tried that a couple of times.
Birkaç kez denedi, ancak başarısız oldu.
- He tried several times, but failed.
Beş çarpı iki ona eşittir.
- Five times two equals ten.
Tom üç kez yıldırım tarafından çarpıldı.
- Tom has been struck by lightning three times.
Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
- Times are tough. Try to be strong!
O kale eski antik çağda inşa edilmiştir.
- That castle was built in ancient times.
Beni ilk adımla çağırmanı senden kaç kez istemek zorundayım?
- How many times do I have to ask you to call me by my first name?