Miraculously, Layla's wounds weren't life-threatening.
- Mucizevi bir şekilde, Leyla'nın yaraları hayatı tehdit edici değildi.
Miraculously, Fadil survived the vicious assault.
- Mucizevi bir şekilde, Fadıl şiddetli saldırıdan kurtuldu.
Miraculously, Layla's wounds weren't life-threatening.
- Mucizevi bir şekilde, Leyla'nın yaraları hayatı tehdit edici değildi.
This medicine is known for its miraculous healing powers.
- Bu ilaç, mucizevi iyileştirici güçleriyle bilinir.