O benim annem değil fakat en büyük ablamdır.
- She is not my mother but my oldest sister.
Tom'un en büyük oğluyla kesinlikle sorunları var.
- Tom definitely had problems with his oldest son.
Büyükannem bu kasabada en yaşlıdır.
- My grandmother is the oldest in this town.
Yumi Ishiyama, Lyoko takımının en yaşlı üyesidir.
- Yumi Ishiyama is the oldest member of Team Lyoko.
Bu perişan eski kilise ülkemizdeki en eski yapıdır.
- This miserable old church is the oldest building in our country.
Bu, Boston'un en eski restoranıdır.
- This is Boston's oldest restaurant.