Hava, çeşitli gazların bir karışımıdır.
- Air is a mixture of various gases.
Ben çeşitli zorluklar gördüm.
- I have seen various difficulties.
Acıya katlanmanın birçok yolu var.
- There are various ways of enduring the pain.
O ofisteki birçok insanı taklit ediyordu.
- She was mimicking the various people in our office.
Bir dil ne kadar çok ülkede konuşulursa, yerli konuşanı gibi ses çıkarmak o kadar daha az önemlidir, çünkü o dilin konuşanları değişik lehçeler duymaya alışkındır.
- The more countries a language is spoken in, the less important it is to sound like a native speaker, since speakers of that language are accustomed to hearing various dialects.
Değişik bilgiler topladı.
- He collected various information.
Tom şu ana kadar birden fazla iş teklifi aldı.
- Tom certainly has had more than one job offer by now.
Tom'un birden fazla kız arkadaşı var mı?
- Does Tom have more than one girlfriend?
Ayrıca çeşitli konular hakkında konuşmakla çok fazla zaman kaybedeceğiz.
- Besides, we will lose too much time to talk about the various topics.
Diplomatlara çeşitli ayrıcalıklar tanınır.
- Diplomats are allowed various privileges.
You have broken various of the rules.