morally fair; upright; righteous, equitable

listen to the pronunciation of morally fair; upright; righteous, equitable
Английский Язык - Турецкий язык

Определение morally fair; upright; righteous, equitable в Английский Язык Турецкий язык словарь

just
sadece

Yaz tatili sırasında sadece dinleneceğim. - I'm just going to rest during the summer vacation.

Caz ölmedi, sadece komik kokuyor. - Jazz isn't dead, it just smells funny.

just
henüz

O, Paris'ten henüz döndü. - He has just come back from Paris.

Henüz ne diyeceğimi bilmiyorum. - I just don't know what to say.

just
{s} tam

Bir kelime kullandığımda,Humpty Dumpty ifade etmek için tam benim seçtiğimi o ifade ediyor-ne daha fazla ne daha az dedi. - When I use a word, Humpty Dumpty said, it means just what I choose it to mean - neither more nor less.

Dükkan tiyatronun tam karşısında. - The store is just across from the theater.

just
{s} yerinde

Ben onu ararken sadece bir dakika yerinde kal. - Just stay put for a minute while I look for him.

Bence Tom'un öfkesi sadece bir savunma mekanizması; Yerinde olsam şahsen bunu kabul etmezdim. - I think Tom's anger is just a defense mechanism; I wouldn't take it personally if I were you.

just
gücü gücüne
just
zar zor

Tom testi sadece zar zor geçti. - Tom just barely passed the test.

Tom kirayı ödemek için yeterli parayı zar zor kazanmayı başardı. - Tom just barely managed to earn enough money to pay the rent.

just
haksever
just
güç bela
just
tamı tamına
just
anca

Barış şiddetin yokluğu değildir ancak adaletin varlığıdır. - Peace is not the absence of violence but the presence of justice.

Kesinlikle. Ancak onu teyit etmem gerekecek, lütfen sadece biraz bekleyin. - Certainly. I will need to confirm it, however. Please wait just a moment.

just
tastamam
just
{s} net

Sadece net bir cevap istiyorum. Daha fazla bir şey değil. - I just want a straight answer. Nothing more.

just
(İnşaat) henüz, hemen, ancak K
just
tam anlamıyla

Tom'un en büyük oğlu, tam anlamıyla kendisine benziyor. - Tom's oldest son looks just like him.

Yeni şapkana tam anlamıyla bayılıyorum. - I just adore your new hat.

just
tek kelimeyle

Tek kelimeyle harika görünüyor. - It looks just perfect.

Bu uygulama, tek kelimeyle, pilini tüketiyor. - This application just eats up your battery.

just
justnesshak
just
the just iyiler justly adaletle
Английский Язык - Английский Язык
just

It looks like a just solution at first glance.

morally fair; upright; righteous, equitable

    Расстановка переносов

    morally fair; upright; righteous, eq·ui·ta·ble

    Произношение

Избранное