Mary ailesinden ödünç para istedi.
- Mary asked her family for a loan.
Tom hiç ona ödünç para vermeni istedi mi?
- Has Tom ever asked you to loan him money?
Tom bize biraz ödünç para vermeye istekli olacağını söylüyor.
- Tom says he'd be willing to loan us some money.
Tom, Mary'yi ona biraz ödünç para vermesi için ikna etti.
- Tom convinced Mary to loan him some money.
Tom, Mary'ye bir dolar borç verdi.
- Tom loaned Mary a dollar.
Bir taksi için bana otuz dolar borç verebilir misin?
- Can you loan me thirty dollars for a cab?
Banka ona 500 dolar ödünç verdi.
- The bank loaned her 500 dollars.
Tom Mary'den ona biraz para ödünç vermesini istedi.
- Tom wanted Mary to loan him some money.
İngilizce Fransızcadan gelen birçok ödünç kelimeye sahiptir.
- English has many loan words from French.
Bana bir kalem ödünç verebilir misin?
- Can you loan me a pen?