Hem Tom hem de Mary mankenlik yapıyor.
- Both Tom and Mary work as models.
Dans ve mankenlik dersleri alıyorum.
- I take dancing and modeling lessons.
Eski modelle karşılaştırıldığında bunu kullanmak çok daha kolaydır.
- Compared with the old model, this is far easier to handle.
Meksika hükümeti 1998 modeller hariç tüm ikinci-el arabaların ithalatını yasakladığını duyurdu.
- The Mexican government announced the banning of all imports of second-hand cars, except for 1998 models.
Pek örnek alınacak birisi olmadım.
- I haven't been much of a role model.
Adamı örnek bir beyefendi olarak tanımladı.
- He described the man as a model gentleman.
He takes great pride in his skill at modeling airplanes.
The team developed a sound business model.
He decided to buy the turbo engine model of the sports car.
A model airplane.
The boy played with a model of a World War II fighter plane.
The actress used to model before being discovered by Hollywood.
British parliamentary democracy was seen as a model for other countries to follow.
The computer weather model did not correctly predict the path of the hurricane.
He was a model student.
Where did you get the pattern for your new dress?
- Yeni elbisen için modeli nerede buldun?
Does anybody notice a pattern?
- Herhangi biri bir modeli fark eder mi?
Is this a vintage car?
- Bu eski model bir araba mı?
Did you find these at a vintage clothing shop?
- Bunları bir model giyim mağazasında mı buldun?
This is same type of camera as the one I lost.
- Bu, kaybettiğim kamera ile aynı model.
This watch is a new type.
- Bu kol saati yeni bir model.
He wants to be a Lego model designer when he grows up.
- Büyüyünce Lego model tasarımcısı olmak istiyor.