Üniversiteye yavaş yavaş ilerleme katettim.
- I worked my way through college.
Korkarım onu bu şekilde yaparak ilerleme kaydedemeyeceğiz.
- I'm afraid we'll get nowhere doing it this way.
Tom onu usulüne göre yaptırdı.
- Tom got it done right way.
Yulaf ezmesini yiyebileceğim tek usul bol şekerlidir.
- The only way I can eat oatmeal is with a lot of sugar.
O zamandan beri büyük mesafe kaydettik.
- We've come a long way since then.
Göl buradan uzun bir mesafedir.
- The lake is a long way from here.
20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
- Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
Twitter'ın sloganı Dünyanızda nelerin yeni olduğunu keşfetmenin en iyi yolu.'dur.
- The motto of Twitter is The best way to discover what's new in your world.
Biz senin yönteminin dışında kalacağız.
- We'll stay out of your way.
En iyi öğrenme yöntemi hata yapmaktır.
- The best way to learn is to make mistakes.
Tom buradan uzakta yaşamaktadır.
- Tom lives a long way from here.
O adam biraz uzakta duruyordu fakat Tom'un bağırdığını duyunca geri döndü.
- That man was standing a little ways away, but he turned when he heard Tom shout.
Tom'un, kendisiyle konuşulduğunda başka bir tarafa bakma huyu vardı.
- Tom had a propensity for looking the other way when spoken to.
Elbiselerimi değiştirirken sadece bir dakika için diğer tarafa bakar mısın?
- Would you mind looking the other way for just a minute while I change my clothes?
Tom Mary'nin davranış biçimini kesinlikle onaylamadı.
- Tom certainly didn't approve of the way Mary was behaving.
Onun insanlara sıcak davranışı onu oldukça popüler yapmıştı.
- His warm way with people had made him hugely popular.
Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
- The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
Şimdiki durumdan bir çıkış yolu arıyoruz.
- We are groping for a way out of the present situation.
Yağmur yağdıktan sonra havanın çok taze ve temiz olması durumunu seviyorum.
- I love the way the air is so fresh and clean after it rains.
Kız kardeşim ve ben her bakımdan farklıyız.
- My sister and I are different in every way.
Sizin fikirleriniz bir bakıma doğru.
- Your opinions are right in a way.