He was kindly treated by the people at Saco, and recovered of his wounds.
Fellow Democrats, he began, I left Washington at a quarter of two this morning.....
A police car, traveling southbound at a speed of 40.0 m/s, approaches with its siren producing sound at a frequency of 2 500 Hz.
Hepiniz hatalısınız gibi görünüyor.
- It appears that you are all mistaken.
Kaç kişi ona hatalı olduğunu söylerse söylesin, Tom hâlâ haklı olduğu konusunda israr ediyor.
- No matter how many people tell him he made a mistake, Tom still insists he's right.
Hatalar yapmak her zaman yanlış değildir.
- To make mistakes is not always wrong.
Faturamda bir yanlışlık olduğunu düşünüyorum.
- I think there's a mistake in my bill.
Hatalar yapmaktan korkmayın.
- Don't be afraid of making mistakes.
Haritaya güvenmeme rağmen o hatalıydı.
- Although I trusted the map, it was mistaken.
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
Eğer ikinci dilinden anadiline çeviri yaparsan, bu durumun tersine tercihen, hata yapma olasılığın daha az olur.
- If you translate from your second language into your own native language, rather than the other way around, you're less likely to make mistakes.
Testte kötü bir hata yaptım.
- I made a bad mistake on the test.
Hava dün çok kötüydü.
- The weather was miserable yesterday.