O, tavukları darıyla besledi.
- He fed the chickens millet.
The Chinese are a friendly people.
- Çinliler cana yakın bir millettir.
Germans are a frugal people.
- Almanlar tutumlu bir millettir.
The United Nations sent peacekeepers to Bosnia.
- Birleşmiş Milletler Bosna'ya arabulucular gönderdi.
He gave his life for the nation.
- Hayatını milleti için verdi.
I am a Turk and I love my country.
- Türk'üm milletimi ve ülkemi seviyorum.
The U.N. monitored the country's elections.
- Birleşmiş Milletler ülkedeki seçimleri izledi.
Are nations the last stage of evolution in human society?
- Milletler insan toplumunda son evrim aşaması mı?
Hey everybody, listen up!
- Hey millet, kulak verin!
Thank you very much, everybody.
- Çok teşekkür ederim, millet.
I'll be right back, folks.
- Ben hemen döneceğim, millet.
Hang in there, folks.
- Orada bekleyin, millet.
She did it for the good of the community.
- O onu milletin iyiliği için yaptı.
I'll be right back, folks.
- Ben hemen döneceğim, millet.
My folks used to tell me stories about that.
- Benim millet bana onun hakkında hikayeler anlatırdı.
I congratulate him and Governor Palin for all they have achieved, and I look forward to working with them to renew this nation's promise in the months ahead.
- Başardıkları her şey için onu ve Vali Palin'i tebrik ediyorum ve önümüzdeki aylarda bu milletin sözünü yenilemek için onlarla çalışmaya can atıyorum.
Hey guys! What' up?.
Guys, that just wasn't good enough.
- Millet, bu sadece yeterince iyi değildi.
Let me ask you guys something.
- Millet size bir şey sormama izin verin.