Fruits have seeds in them.
- Meyvelerin içlerinde tohumları vardır.
Lemons and limes are acidic fruits.
- Limon ve misket limonu asitli meyvedir.
I bought three apples and two bunches of grapes for dessert at the market.
- Markette meyve için üç elma ve iki salkım üzüm aldım.
For dessert, Marie had made her chocolate cake and a fruit salad.
- Tatlı için, Marie çikolatalı pasta ve bir meyve salatasını yapmıştı.
Lychees are one of my favourite fruits.
- Lişe benim en sevdiğim meyvelerden biridir.
We need a bottle of juice.
- Bizim bir şişe meyve suyuna ihtiyacımız var.
I prefer milk to juice.
- Sütü meyve suyuna tercih ederim.
I spilled some fruit juice on my new shirt.
- Yeni gömleğime biraz meyve suyu döktüm.
What kind of fruit juice do you have?
- Ne tür meyve suyun var?
The orchardist grafted an apple bud onto the rootstock.
- Meyve bahçesi uzmanı bir elma tomurcuğunu kök gövde üzerine aşıladı.
I spilled some fruit juice on my new shirt.
- Yeni gömleğime biraz meyve suyu döktüm.
Do you want fruit juice?
- Meyve suyu ister misin?
There are many fruit trees in this garden.
- Bahçede birçok meyve ağacı var.
I'm making a fruit salad.
- Bir meyve salatası yapıyorum.
Tom wished there was more than just one strawberry in his fruit salad.
- Tom, meyve salatasında sadece bir çilekten daha fazlası olmasını diledi.
Sami crushed the poisonous pills and dissolved them into juice.
- Sami zehirli hapları ezip onları meyve suyunda eritti.
Let's stop this fruitless argument.
- Bu meyve vermeyen argümanı durduralım.