She stood defiantly with arms akimbo.
- O, eller belde meydan okurcasına durdu.
Tom is facing a challenge.
- Tom bir meydan okuma ile karşı karşıya.
Don't challenge someone who has nothing to lose.
- Kaybedecek bir şeyi olmayan birine meydan okuma.
I defy you to make it public.
- Onu açıklamak için sana meydan okuyorum.
I defy you to solve this problem.
- Ben bu sorunu çözmen için sana meydan okuyorum.
It's certainly challenging.
- O kesinlikle meydan okuyucu.
It's a very challenging racetrack.
- O, çok meydan okuyucu bir hipodrom.
I challenged him to a game.
- Ona bir oyunda meydan okudum.
Betty challenged me to a game of tennis.
- Betty bir tenis oyununda bana meydan okudu.