meseleyi

listen to the pronunciation of meseleyi
Турецкий язык - Английский Язык

Определение meseleyi в Турецкий язык Английский Язык словарь

mesele
matter

That's the crux of the matter. - Meselenin püf noktası odur.

I leave the matter to your judgement. - Meseleyi senin yargına bırakıyorum.

mesele
problem

That's a First World problem. - O bir Birinci Dünya meselesidir.

We're going to discuss the problem tomorrow. - Meseleyi yarın tartışacağız.

mesele
issue

Speaking of religious matters is a delicate issue. - Dini meseleler hakkında konuşmak hassas bir mevzudur.

The real issue is how to prevent the disease. - Gerçek mesele hastalığın nasıl önleneceğidir.

mesele
affair

Do you think she has nothing to do with the affair? - Onun mesele ile ilgisi olmadığını anlıyor musun?

This whole affair is giving me a headache. - Bütün bu mesele bana bir baş ağrısı veriyor.

mesele
chose
halletmek (bir meseleyi)
take care of
mesele
concern

I am not concerned with the affair. - Ben mesele ile ilgili değilim.

It was clear that she was not concerned with the matter. - Onun mesele ile ilgilenmediği açıktı.

mesele
cause

Please accept our apologies for the trouble this matter has caused you. - Lütfen bu meselenin neden olduğu sorun için özürlerimizi kabul edin.

The question is who caused the accident. - Mesele kazaya kimin neden olduğu.

mesele
puzzle
mesele
subject matter
mesele
crux

That's the crux of the matter. - Meselenin püf noktası odur.

mesele
hangup
mesele
shebang
mesele
business

Tom is scrupulous in matters of business. - Tom iş meselelerinde vicdanlıdır.

mesele
proposition
mesele
point

That's really not the point, is it? - Mesele gerçekten o değil, değil mi?

I think you're missing the point. - Bence asıl meseleyi gözden kaçırıyorsun.

mesele
question

What we should do next is the question. - Mesele bundan sonra ne yapmamız gerektiğidir.

The question is who caused the accident. - Mesele kazaya kimin neden olduğu.

mesele
problem, question, matter, issue, affair, case
mesele
res

I hope this matter is resolved quickly. - Bu meselenin hızla çözüleceğini umuyorum.

mesele
topic
mesele
(Hukuk) case

As far as I know, this is not the case. - Bildiğim kadarıyla mesele bu değil.

mesele
questlon
mesele
affaire
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение meseleyi в Турецкий язык Турецкий язык словарь

MESELE
(Osmanlı Dönemi) Gölgelik
mesele
Problem
mesele
Sorun: "Nevin meseleyi derhâl anlayarak kapıya geldi, arabacıya seslendi."- P. Safa
mesele
Güç iş
mesele
Güç iş: "Bunların Fransızcasını sökmek bir mesele, manalarını sökmek ikinci bir meseledir."- R. N. Güntekin
mesele
(Osmanlı Dönemi) düşünülüp halledilecek iş ve husus, ehemmiyetli iş; problem
mesele
Sorun
meseleyi
Избранное