He is hard to please.
- Onu memnun etmek zordur.
My immediate boss is tough to please.
- Şimdiki patronumu memnun etmek zordur.
It is difficult to satisfy everyone.
- Herkesi memnun etmek zordur.
He's impossible to satisfy.
- Onu memnun etmek imkansızdır.
I pleased you, right?
- Seni memnun ettim, değil mi?
In spite of the rain, this trip very much pleased me, on the whole.
- Yağmura rağmen bu yolculuk beni çok memnun etti, genel olarak.