Makineler olmadan yaşayamayız.
- Ohne Maschinen können wir nicht mehr leben.
Makinenin tarihi yeni geçti.
- Diese Maschine ist inzwischen veraltet.
Uçak biraz yedek yakıt taşımalıdır.
- The aeroplane must carry some spare fuel.
Uçak güvenli bir şekilde indi.
- The aeroplane landed safely.
Bir uçak dağ üzerinden uçtu.
- An airplane had flown over the mountain.
Babam uçak uçurabiliyor.
- My father can fly an airplane.
Hawaii'e giderken, bu kayık motorunun yarı yolda bozulmayacağını umalım.
- Let's hope this boat engine doesn't give up the ghost when we're halfway to Hawaii.
Motor çalışırken hissettim.
- I felt the engine running.
Trenin iki tane lokomotifi var.
- The train has two engines.
Oradaki insanlar itfaiye arabasına yol açtı.
- The people there made way for the fire engine.
Kısa sürede itfaiye arabasının etrafında bir kalabalık toplandı.
- A crowd soon gathered around the fire engine.
Bir buhar makinesi onun vasıtasıyla ısının işe dönüştürüldüğü bir makinedir.
- A steam engine is a machine by means of which heat is transformed into work.
Mühendis makineyi nasıl kullanacağımızı söyledi.
- The engineer told us how to use the machine.