The legislature tabled the amendment, so we will start discussing it now.
The calculator on the table is mine.
- Masadaki hesap makinesi benim.
There's a cat on the table.
- Masanın üzerinde bir kedi var.
I see a flower on the desk.
- Masanın üzerinde bir çiçek görüyorum.
The key is on the desk.
- Anahtar masanın üstünde.
I banged my leg on the coffee table.
- Ben bacağımı kahve masasına çarptım.
Tom sat alone at the kitchen table.
- Tom mutfak masasında tek başına oturdu.
Tom sat at the kitchen table, sharpening a knife.
- Tom bıçağı bilerken mutfak masasında oturdu.
Wash the writing table.
- Yazı masasını yıkayın.
That desk is too small for Meg.
- O çalışma masası Meg için çok küçük.
They approach the front desk.
- Onlar ön çalışma masasına yaklaşıyorlar.