Onunla tanışıncaya kadar, o, bilgiyi bilmiyordu.
- She didn't know the information till she met him.
O, sabahtan akşama kadar çalıştı.
- She worked from morning till night.
O oluncaya kadar onun hakkında endişelenmeyelim.
- Let's not worry about that till it happens.
Bir ebeveynin sevgisini kendimiz ebeveynler oluncaya kadar asla bilmeyiz.
- We never know the love of a parent till we become parents ourselves.
Ben gelinceye kadar onun beklemesini iste.
- Ask her to wait till I come.
Ben gelinceye kadar onlara beklemesini söyle.
- Ask them to wait till I come.
Sadece o zamana kadar beklemek zorunda kalacağız.
- We'll just have to wait till then.
O zamana kadar her şey olabilir.
- Anything may happen till that time.