Kuşkusuz bu sadece yakışıklı erkekler için.
- Allerdings ist das nur etwas für gutaussehende Männer.
Bir erkek timsah bir dişi köpeği yedi.
- Ein männliches Krokodil fraß eine Hündin.
Ne Musevi, ne de musevi olmayan, ne köle ne de özgür vardır, ne erkek ne de dişi vardır, zira Mesih İsa'da hepiniz birsiniz.
- There is neither Jew nor Gentile, neither slave nor free, nor is there male and female, for you are all one in Christ Jesus.
Bazı insanlar, Japonya'nın erkek egemen bir toplum olduğunu söylüyorlar.
- Some people say Japan is a male-dominated society.
Onun bir erkek mi yoksa bir bayan mı olduğundan emin değilim.
- I'm not sure if it's a male or a female.
Bu web sitesinde bayan üyelerden daha fazla erkek üye var.
- There are more male members than female ones on this website.
O, kocasından nefret etti.
- She hated her husband.
Son kocam gerçekten aptaldı.
- My last husband was really stupid.
Tom Mary ve eşinin arasına oturdu.
- Tom sat down between Mary and her husband.
Tom Mary'nin eşini tanıyor.
- Tom knows Mary's husband.