making a fair equivalent of repaying or compensating

listen to the pronunciation of making a fair equivalent of repaying or compensating
Английский Язык - Турецкий язык

Определение making a fair equivalent of repaying or compensating в Английский Язык Турецкий язык словарь

worth
değer

İsviçre, çok güzel bir ülkedir ve ziyaret edilmeye değerdir. - Switzerland is a very beautiful country and well worth visiting.

Bu kitabın okumaya değer olacağını düşünüyor musun? - Do you think this book is worth reading?

worth
değmek
worth
sahibi
worth
değerli

Sağlık altından daha değerlidir. - Health is worth more than gold.

O, senin ne kadar değerli olduğunla ilgili değil fakat sana sahip oldukları için ne kadar ödeyecekleri ile ilgilidir. - It's not about how much you're worth, but how much they are going to pay for having you.

worth
kadir
worth
{s} değerinde

Tom'un üç yüz bin dolar değerinde bir hayat sigortası vardı. - Tom had a life insurance policy worth three hundred thousand dollars.

Cannes'daki Carlton otelinden 40 milyon euro değerinde mücevherler çalındı. - Jewels worth €40-million were stolen in Cannes from the Carlton hotel.

worth
{i} kıymet, değer: It's of very little worth. Kıymeti pek az. Give me five hundred thousand liras' worth of cheese. Bana beş yüz bin liralık
worth
{i} değerli şey
worth
{s} layık

Mary güveninize layık değildi. - Mary was not worthy of your trust.

Layık olduğunu düşündüğümüz kimseyi seçeceğiz. - We will elect whoever we believe is worthy.

worth
(sıfat) değer, layık, bedel, değerinde
worth
(isim) değer, bedel, değerli şey
Английский Язык - Английский Язык
worth
making a fair equivalent of repaying or compensating

    Расстановка переносов

    mak·ing a fair e·qui·va·lent of repaying or com·pen·sat·ing

    Турецкое произношение

    meykîng ı fer îkwîvılınt ıv ripeyîng ır kämpınseytîng

    Произношение

    /ˈmākəɴɢ ə ˈfer əˈkwəvələnt əv rēˈpāəɴɢ ər ˈkämpənˌsātəɴɢ/ /ˈmeɪkɪŋ ə ˈfɛr ɪˈkwɪvələnt əv riːˈpeɪɪŋ ɜr ˈkɑːmpənˌseɪtɪŋ/
Избранное