Karısı bana çirkin görünmüyor.
- His wife doesn't seem ugly to me.
Senin ve benim aramda, şişman çirkin adam diyette.
- Between you and me, the fat ugly man is on a diet.
Bodrum, çirkin, karanlık ve pis kokulu.
- The basement is ugly, dark, and smelly.
Benim evim eski ve biçimsiz.
- My house is old and ugly.
Bana göre, o, biçimsiz bir bina.
- That's an ugly building, in my opinion.
Hava fırtınalı olacak.
- It's going to be ugly.
Bu ağaç tatsız meyveler taşıyor.
- This tree bears ugly fruits.
Tom ve Mary kötü bir ayrılma yaşadı.
- Tom and Mary had an ugly divorce.
İngilizcen kötü görünmüyor.
- Your English doesn't sound ugly.