The accident deprived them of their happiness.
- Kaza onları mutluluklarından mahrum etti.
I'm not trying to deprive you of your rights.
- Seni haklarından mahrum etmeye çalışmıyorum.
A traffic accident deprived him of the use of his left hand.
- Bir trafik kazası onu sol elini kullanmaktan mahrum etti.
The accident deprived them of their happiness.
- Kaza onları mutluluklarından mahrum etti.
you are cut off from anyone who will help you.