mırıldanarak

listen to the pronunciation of mırıldanarak
Турецкий язык - Английский Язык
mumbling
crooning
murmuring
mırıldan
mumble

The shy disciple mumbled his answer. - Utangaç mürit onun cevabını mırıldandı.

I heard him mumble to himself. - Onun kendi kendine mırıldandığını duydum.

mırıldan
{f} mumbling

Tom started mumbling. - Tom mırıldanmaya başladı.

He was mumbling something. - O bir şey mırıldanıyordu.

mırıldan
{f} murmuring
mırıldan
{f} murmur

I love you, she murmured and closed her eyes. - Seni seviyorum, diye mırıldandı ve gözlerini kapattı.

The shy boy murmured his name. - Utangaç erkek çocuğu adını mırıldandı.

mırıldan
bumble
mırıldan
make a murmuring sound
mırıldan
{f} mutter

Tom muttered something under his breath. - Tom alçak sesle bir şey mırıldanıyordu.

She's muttering something. - O, bir şey mırıldanıyor.

mırıldan
made a murmuring sound