Onlar sevgi ile kucaklaştı.
- They embraced lovingly.
Aşk onu rüyalarında görmektir.
- Love is seeing her in your dreams.
Aşkın kör olduğunu söylüyorlar.
- They say love is blind.
Cennette sevmek için bekleyebilirim.
- I can wait to love in heaven.
Ne kadar zor bir şey, sevmek ve akıllı olmak, ve her ikisi birden.
- How difficult a thing it is, to love, and to be wise, and both at once.
Maury Povich'e gelen insanlar genellikle sevgililerinin onları aldattıkları ile ilgili önemli iddialarda bulunmaktadırlar.
- The people who come on the Maury Povich show often make pretentious claims about their lovers cheating on them.
Anne sevgisi en muhteşem şeydir.
- Maternal love is the greatest thing.
Onun sevgilisi İngiliz hükümeti için çalışan bir casus.
- Her lover is a spy working for the British government.
Sevgili kız kardeşim, seni seviyorum.
- I love you, dear sister.
Artık seni sevmiyorum.
- I don't love you anymore.
Üzgünüm, seni seviyorum.
- I'm sorry, I love you.
O, benim erkek arkadaşım değil, sadece yararı olan platonik aşk.
- He's not my boyfriend, it's just platonic love with benefits!
Tom bir aşk mektubu yazmasına yardım etmemi istedi.
- Tom asked me to help him write a love letter.
Âşık olmak biraz zaman alır.
- Falling in love takes some time.
Sana âşık olmaktan kendimi alamadım.
- I couldn't help but fall in love with you.
Sen benim hayatımın aşkısın.
- You're the love of my life.
O benim hayatımın aşkıdır.
- He's the love of my life.
O bana 'Seni seviyorum' dedi.
- She said 'I love you' to me.
Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha?
- Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh?
Linda çok sevecen bir anneydi.
- Linda was a very loving mother.
Kocam sevecen ve sempatik.
- My husband is loving and caring.
Ölüme yakın deneyiminden sonra Tom daha sevgi dolu ve daha ön yargısız bir insan olmuştu.
- After his near-death experience, Tom was a much more loving and less judgemental person.
Sevgi dolu yaşlı bir çifti izlemek keyifli.
- It is pleasant to watch a loving old couple.
Sevgi dolu yaşlı bir çifti izlemek keyifli.
- It is pleasant to watch a loving old couple.
Çocukların sevilmeye ihtiyacı vardır.
- Children need loving.
Sevişmek dünyanın en lezzetli şeyidir.
- To make love is the world's most delicious thing.
Onlar bütün gece boyunca seviştiler.
- They made love all night long.
Seven bir kalp, tüm bilginin başlangıcıdır.
- A loving heart is the beginning of all knowledge.
Tom'un seven ebeveynleri vardı.
- Tom had loving parents.
Biz komşularımızı sevmeliyiz.
- We should love our neighbors.
Hiç kimse onun onu sevip sevmediğini bilmiyor.
- No one knows if he loves her or not.
Onun şefkatli bir ailesi var.
- She has a loving family.
Böylesine şefkatli bir aileye sahip olduğun için şanslısın.
- You are fortunate to have such loving parents.
Mold loves moist, dark places.
I love what you've done with your hair.
So that’s fifteen-love to Kournikova.
I know how difficult your position is, I said; but don't feel that you are alone. There is--is one here who--who would do anything in the world for you, I ended lamely. She did not withdraw her hand, and she looked up into my face with tears on her cheeks and I read in her eyes the thanks her lips could not voice. Then she looked away across the weird moonlit landscape and sighed. Evidently her new-found philosophy had tumbled about her ears, for she was seemingly taking herself seriously. I wanted to take her in my arms and tell her how I loved her, and had taken her hand from the rail and started to draw her toward me when Olson came blundering up on deck with his bedding.
I wish I could love her all night long.
You shall love the Lord your God with your whole heart, and your whole mind, and your whole soul; you shall love your neighbor as yourself. (Matt. 22:37-38).
Hello, love, how can I help you?.
I love the fact that the coffee shop now offers fat-free chai latte.
My love of cricket knows no bounds.
I met my love by the gasworks wall.
his loving wife.