Onlar sevgi ile kucaklaştı.
- They embraced lovingly.
Sen benim hayatımın aşkısın.
- You're the love of my life.
Aşk dünyayı döndürür.
- Love makes the world go round.
Cennette sevmek için bekleyebilirim.
- I can wait to love in heaven.
Ne kadar zor bir şey, sevmek ve akıllı olmak, ve her ikisi birden.
- How difficult a thing it is, to love, and to be wise, and both at once.
' Felsefe ' bilgelik sevgisi anlamına gelen Yunanca bir kelimedir.
- 'Philosophy' is a Greek word that means the love of wisdom.
Anne sevgisi en muhteşem şeydir.
- Maternal love is the greatest thing.
Sevgili kız kardeşim, seni seviyorum.
- I love you, dear sister.
Mary'nin sevgililer günü için Tom'a bir şey almaya parası yoktu bu yüzden ona sadece seni seviyorum! dedi.
- Mary didn't have the money to buy Tom anything for Valentine's Day, so she just told him I love you!
Üzgünüm, seni seviyorum.
- I'm sorry, I love you.
Artık seni sevmiyorum.
- I no longer love you.
Sana yardım etmek isterim ama çok fazla meşgulüm.
- I'd love to help you out, but I'm terribly busy.
Tom bir aşk mektubu yazmasına yardım etmemi istedi.
- Tom asked me to help him write a love letter.
Âşık olmak biraz zaman alır.
- Falling in love takes some time.
Kime aşık olmak istersin?
- Who would you like to fall in love with?
Hayatımı ve paramı sevdim.
- I loved my life and my money.
Hayatımın geri kalanı boyunca seni seveceğim.
- I'll love you for the rest of my life.
Üzgünüm, seni seviyorum.
- I'm sorry, I love you.
Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha?
- Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh?
Kocam sevecen ve sempatik.
- My husband is loving and caring.
Linda çok sevecen bir anneydi.
- Linda was a very loving mother.
Ölüme yakın deneyiminden sonra Tom daha sevgi dolu ve daha ön yargısız bir insan olmuştu.
- After his near-death experience, Tom was a much more loving and less judgemental person.
Tom sevgi dolu bir evde büyüdü.
- Tom grew up in a loving home.
Tom'un Mary'yi seviyor göründüğü kadar çok birini sevmeyi düşünemiyorum.
- I can't imagine loving anybody as much as Tom seems to love Mary.
Sevmekte sevilmekten daha fazla zevk vardır.
- There is more pleasure in loving than in being loved.
Onlar bütün gece boyunca seviştiler.
- They made love all night long.
Caligula'nın kendi kız kardeşiyle seviştiği söyleniyor.
- It is said that Caligula made love to his own sister.
Tom'un seven ebeveynleri vardı.
- Tom had loving parents.
Seven bir kalp, tüm bilginin başlangıcıdır.
- A loving heart is the beginning of all knowledge.
Bir insan kendi annesini sevmelidir.
- One should love one's own mother.
Cennette sevmek için bekleyebilirim.
- I can wait to love in heaven.
Rose sevgi dolu ve şefkatli bir bayan.
- Rose is a loving and caring lady.
Tom sevgi dolu ve şefkatli bir beyefendi.
- Tom is a loving and caring gentleman.
Mold loves moist, dark places.
I love what you've done with your hair.
So that’s fifteen-love to Kournikova.
I know how difficult your position is, I said; but don't feel that you are alone. There is--is one here who--who would do anything in the world for you, I ended lamely. She did not withdraw her hand, and she looked up into my face with tears on her cheeks and I read in her eyes the thanks her lips could not voice. Then she looked away across the weird moonlit landscape and sighed. Evidently her new-found philosophy had tumbled about her ears, for she was seemingly taking herself seriously. I wanted to take her in my arms and tell her how I loved her, and had taken her hand from the rail and started to draw her toward me when Olson came blundering up on deck with his bedding.
I wish I could love her all night long.
You shall love the Lord your God with your whole heart, and your whole mind, and your whole soul; you shall love your neighbor as yourself. (Matt. 22:37-38).
Hello, love, how can I help you?.
I love the fact that the coffee shop now offers fat-free chai latte.
My love of cricket knows no bounds.
I met my love by the gasworks wall.
his loving wife.