Tom görünüş biçimini çok önemsiyor.
- Tom cares a lot about the way he looks.
Görünüşe göre Mary gene sarhoş.
- It looks like Mary is drunk again.
Benim evim güneye bakıyor.
- My house looks to the south.
Tom her zaman bir saat takardı, ama şimdi o sadece akıllı telefonuna bakıyor.
- Tom used to always wear a watch, but now he just looks at his smart phone.
O, gazetelere genellikle kahvaltıdan önce bakar.
- He usually looks through the newspapers before breakfast.
Daha genç kuşak şeylere farklı şekilde bakar.
- The younger generation looks at things differently.
His charm and good looks accounted for much of his popularity in the polls.