Bu Japonya'nın ikinci en uzun nehri.
- This is the second longest river in Japan.
Bu, şimdiye kadar okuduğum en uzun roman.
- This is the longest novel that I have ever read.
Köpeğimin uzun bir kuyruğu var.
- My dog has a long tail.
Burada daha uzun kalmak istiyorum.
- I want to stay here longer.
Epeydir bu işin içindeyim.
- I've been in this business a long time.
O kışın bitmesini epeydir özledi.
- He longed for the winter to be over.
Büyük babamın hayatı uzun ve mutluydu.
- My grandfather's life was long and happy.
Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.
- Those shadows appeared in a way like giant dinosaurs, with a long neck and a very big jaw without teeth.
Uzun zamandır oraya gitmek istemektesin, değil mi?
- You have wanted to go there for a long time, haven't you?
O çok geçmeden eve döner.
- It won't be long before he returns home.
Bu araştırma hızlı bir şekilde bitiremeyecek kadar çok uzun.
- This survey is too long to finish quickly.
Tom uzun bir zaman için Fransızca konuşmayı öğrenmeyi deniyordu.
- Tom has been trying to learn to speak French for a long time.
Ben, o filmi uzun zaman önce izledim.
- I have seen that film long ago.
Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.
- It's been a long time since I visited my grandmother.
Uzun zamandır istediğim budur.
- This is what I've long wanted.
Tom uzun zamandır iyi bir ev yemeği yemediğini söyledi.
- Tom said he hadn't had a good home-cooked meal for a long time.
Köprü ne kadar uzunluktadır?
- How long is the bridge?
Seto Köprüsü ne kadar uzunluktadır?
- How long is the Seto Bridge?
Yollarını kaybettiler, yoksa çoktan varmış olurlardı.
- They lost their way; otherwise, they would have arrived long ago.
Bunu çoktandır yapmak istiyorum.
- I've been wanting to do that for a long time.
Uzun süre önce o filmi izledim.
- I saw that film long ago.
Uzun süre önce o filmi izledim.
- I have seen that film long ago.
Elektronik sigaralar, tütüne karşı sağlıklı bir alternatif olarak teşvik ediliyor ama sağlık otoriteleri, kullanıcılar üzerindeki uzun vadeli etkilerine dikkat çekiyor.
- E-cigarettes are being promoted as a healthy alternative to tobacco cigarettes, but health authorities are concerned about the long-term health effects on users.
Bu şey aceleye gelmez; onun uzun vadeli planlamaya ihtiyacı var.
- This thing can't be rushed; it needs long-term planning.
Tom uzun sessizliği bozdu.
- Tom broke the long silence.
Özlemini çektiğim mutluluğu aramaya hakkım yok muydu?
- Didn't I have a right to seek the happiness I longed for?
Biz hepimiz dünyada barış için özlem duyuyoruz.
- We are all longing for peace in the world.
I stay too long: but here my father comes.
The Rabbit sighed. He thought it would be a long time before this magic called Real happened to him. He longed to become Real, to know what it felt like; and yet the idea of growing shabby and losing his eyes and whiskers was rather sad.
Every uptick made the longs cheer.
It's a long way from the Earth to the Moon.
He threw the ball long.
How long is it until the next bus arrives?.
The pyramids of Egypt have been around for a long time.
... is ultimately when one takes the longest view the kinds of ideas that you were exposed to ...
... All right. So out of all of your released songs, which song took the longest to write? ...