Mary'nin konuşacak hiç kimsesi yok fakat o kendini yalnız hissetmiyor.
- Mary has nobody to talk with, but she doesn't feel lonely.
Diğer öğrenciler onunla konuşmadığından dolayı Mary yalnızdı.
- Mary was lonely because the other students didn't talk to her.
O yalnız yürümekten hoşlanır.
- He likes to take a solitary walk.
O, yalnız başına yürüyüşe çıkmayı sever.
- She likes to go for solitary walks.
Hiç yapayalnız kaldın m?
- Do you ever get lonely?
O burada yapayalnız olmayacak.
- It won't be lonely here.
Tom yalnız ve mutsuz.
- Tom is lonely and unhappy.
O, bu ıssız yerde tek başına taşıyor.
- He lives in this lonely place by himself.
Tom olmadan burası çok ıssız olacak.
- It's going to be very lonely here without Tom.
Yerdomuzları yalnız yaşayan hayvanlardır.
- Aardvarks are solitary animals.
... are lonely. ...
... wall screen will then contact all the other wall screens of everyone else who's lonely ...