on the port side.
That ship goes abroad from this port.
- Şu gemi bu limandan yurt dışına gider.
Could you show me the way to the port?
- Bana limana giden yolu gösterir misiniz?
We won't be able to arrive at the harbor in time. Let's take a shortcut.
- Biz zamanında limana varamayacağız. Kestirmeden gidelim.
The island has a fine harbor.
- Adanın güzel bir limanı var.
The ship anchored in the harbour and unloaded its goods.
- Gemi limana demir attı ve yükünü boşalttı.
The lost fishing boat made a safe return to harbour.
- Kayıp balıkçı teknesi limana güvenli bir dönüş yapmıştı.
Odessa and Sebastopol are seaports on the Black Sea.
- Odessa ve Sivastopol Karadeniz'de limandır.
The girl was gazing at the dock.
- Kız limana bakıyordu.
Many ports are in the east.
- Pek çok limanlar doğudadır.
Hundreds of ships left American ports.
- Yüzlerce gemi Amerikan limanlarından ayrıldı.