senin gibi birini istiyorum.
Senin gibi bir kadın bulacağımı asla düşünmedim.
- I never thought I would find a woman like you.
Keşke senin gibi bir arkadaşım olsa.
- I wish I had a friend like you.
Benimle o şekilde konuşma hakkını sana kim veriyor?
- What gives you the right to talk to me like that?
Patrona o şekilde karşı çıkman bayağı büyük cesaretti.
- It was pretty ballsy of you to stand up to the boss like that.
Bunun gibi hikayeler beni büyülüyor.
- Stories like that fascinate me.
Bunun gibi bir şey bulmak istiyorum.
- I wanna find something like that.
Ben asla öyle bir şey duymadım.
- I never heard anything like that.
Öyle şeyler konusunda bilgim yok.
- I don't know about things like that.
Böyle bir durumun tekrar olacağının olası olmadığını düşünüyorum.
- I think it's unlikely that a situation like this one would ever occur again.
Sık sık kendini çalışma odasına kapatır ve böyle şeyler yazar.
- He often shuts himself up in the study and writes things like this.
Tatoeba'ya bunun gibi bir cümle ekleyemem.
- I cannot add a sentence like this to Tatoeba.
Bunun gibi bir şeyin olabileceğini her zaman biliyordum.
- I've always known something like this might happen.
Bunu bir daha asla bu şekilde yapma!
- Never ever do it like this again!
Biz onu bu şekilde bırakamayız.
- We can't leave him like this.
İsterseniz gelebilirsiniz.
- You may come if you like.
İsterseniz, ben size satranç oynamayı öğretirim.
- If you like, I will teach you to play chess.
Böyle konuşmak için aptal olmalı.
- He must be a fool to talk like that.
Böyle bir şeyi kim yapardı?
- Who would do something like that?
So, we'll buy the green one, then? Reply. As you like.
I can't give you a raise now; if I did, this whole company would go bankrupt, and you wouldn't have a job at all. Now how do you like them apples?.
Our governor has just vetoed a bill that would offer more money to our schools. How do you like them apples?.
This band's genre can be described as, if you like, New Wave or Post-Punk.
But imagine, if you like, a world where climate change did not exist.
He was playing in the yard and, then, like that, he was gone.
And then the truck turned, the box fell out the back, and the truck just kept going. / Yea, like that..
... or two, between all the feedback I get from people like you, I'll be able to propose a ...
... allowed us to automatically create things like you're ...