Sık sık kendini çalışma odasına kapatır ve böyle şeyler yazar.
- He often shuts himself up in the study and writes things like this.
Ben böyle bir şapka almakla ilgileniyorum.
- I am interested in getting a hat like this.
Bunun gibi bir kamera almak istiyorum.
- I would like to get a camera like this.
Bunun gibi bir şeyin olabileceğini her zaman biliyordum.
- I've always known something like this might happen.
Bana asla bu şekilde davranmazdın.
- You never used to treat me like this.
Bunu bir daha asla bu şekilde yapma!
- Never ever do it like this again!
Patrona o şekilde karşı çıkman bayağı büyük cesaretti.
- It was pretty ballsy of you to stand up to the boss like that.
Benimle o şekilde konuşma hakkını sana kim veriyor?
- What gives you the right to talk to me like that?
Bunun gibi bir şey yapmalıyız.
- We should make something like that.
Biraz şekerleme ve bunun gibi, ben bir papatya gibi tazeyim.
- A little nap and, just like that, I'm as fresh as a daisy.
Ben asla öyle bir şey duymadım.
- I never heard anything like that.
Ben asla öyle bir şey söylemezdim.
- I'd never say something like that.
Böyle konuşmak için aptal olmalı.
- He must be a fool to talk like that.
Bütün öğretmenler böyle davranmaz.
- Not all teachers behave like that.
senin gibi birini istiyorum.
Keşke senin gibi şarkı söyleyebilsem.
- I wish I could sing like you do.
O, tam senin gibi, iyi bir golfçü.
- He, just like you, is a good golfer.
He was playing in the yard and, then, like that, he was gone.
And then the truck turned, the box fell out the back, and the truck just kept going. / Yea, like that..
... In fact, just like this one right here. ...
... make it look like this. ...