Patrona o şekilde karşı çıkman bayağı büyük cesaretti.
- It was pretty ballsy of you to stand up to the boss like that.
Karlı bir yolda direksiyonu o şekilde çevirirsen, kayarsın.
- If you whip the steering wheel around like that on a snowy road, the car is going to go into a slide.
Biraz şekerleme ve bunun gibi, ben bir papatya gibi tazeyim.
- A little nap and, just like that, I'm as fresh as a daisy.
Bunun gibi bir şey bulmak istiyorum.
- I wanna find something like that.
Ben asla öyle bir şey duymadım.
- I never heard anything like that.
Ben asla öyle bir şey söylemezdim.
- I would never say anything like that.
Ben böyle bir şapka almakla ilgileniyorum.
- I am interested in getting a hat like this.
Böyle bir sözlükte buzdolabı ile ilgili en az iki cümle olmalıdır.
- In a dictionary like this one there should be at least two sentences with fridge.
Tatoeba'ya bunun gibi bir cümle ekleyemem.
- I cannot add a sentence like this to Tatoeba.
Hiç bunun gibi bir şey gördün mü?
- Have you ever seen anything like this?
Bunu bir daha asla bu şekilde yapma!
- Never ever do it like this again!
İncil bunu bu şekilde yazmıştır.
- The Bible has it written like this.
Bütün öğretmenler böyle davranmaz.
- Not all teachers behave like that.
Sen benimle nasıl böyle konuşabilirsin?
- How dare you speak to me like that?
senin gibi birini istiyorum.
Keşke senin gibi şarkı söyleyebilsem.
- I wish I could sing like you do.
Senin gibi bir kız arıyorum.
- I've been looking for a girl like you.
He was playing in the yard and, then, like that, he was gone.
And then the truck turned, the box fell out the back, and the truck just kept going. / Yea, like that..
... also control freaks, but they're control freaks like me. We want to be people with the ultimate ...
... like me talking warmly about TPMs. After all, these are the technologies that make it possible ...