Benimle o şekilde konuşma hakkını sana kim veriyor?
- What gives you the right to talk to me like that?
Onu o şekilde bırakmak ister misin?
- Do you want to leave it like that?
Bunun gibi hikayeler beni büyülüyor.
- Stories like that fascinate me.
Bunun gibi bir şey bulmak istiyorum.
- I wanna find something like that.
Ben asla öyle bir şey söylemezdim.
- I'd never say something like that.
Öyle şeyler konusunda bilgim yok.
- I don't know about things like that.
Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.
- Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines.
Ben böyle bir şapka almakla ilgileniyorum.
- I am interested in getting a hat like this.
Bunun gibi bir kamera almak istiyorum.
- I would like to get a camera like this.
Tatoeba'ya bunun gibi bir cümle ekleyemem.
- I cannot add a sentence like this to Tatoeba.
İncil bunu bu şekilde yazmıştır.
- The Bible has it written like this.
Bana asla bu şekilde davranmazdın.
- You never used to treat me like this.
Bütün öğretmenler böyle davranmaz.
- Not all teachers behave like that.
Böyle bir şeyi kim yapardı?
- Who would do something like that?
senin gibi birini istiyorum.
Keşke senin gibi bir arkadaşım olsa.
- I wish I had a friend like you.
Senin gibi bir kız arıyorum.
- I've been looking for a girl like you.
He was playing in the yard and, then, like that, he was gone.
And then the truck turned, the box fell out the back, and the truck just kept going. / Yea, like that..
... you made a decision this is a good hotel I'm going to like it and you look fat ...
... Because there is so much knowledge, and it seems like it ...