O, akrabaları ile aynı fikirde değil.
- He disagrees with his relatives.
Tom benim yakın bir akrabam.
- Tom is a close relative of mine.
Hayatta her şey görecelidir.
- Everything in life is relative.
Bu göreceli ve belirsiz.
- This is relative and ambiguous.
Nispi nem oranını ölçmek için, bir psikrometre kullanabilirsiniz.
- You can use a psychrometer to measure relative humidity.
Yakında yaşayan bir yabancı uzakta yaşayan bir akrabadan daha iyidir.
- A stranger living nearby is better than a relative living far away.
Yakın bir komşu, uzak bir akrabadan daha iyidir.
- A close neighbor is better than a distant relative.