The nation's leaders had no choice.
- Ülkenin liderlerinin hiçbir seçeneğim yoktu.
He is one of the business leaders in Japan.
- O Japonya'da iş liderlerinden biridir.
Republican Party leaders criticized President Hayes.
- Cumhuriyetçi Parti liderleri Devlet Başkanı Hayes'i eleştirdiler.
Take me to your leader.
- Beni liderinize götürün.