He is one of the business leaders in Japan.
- O Japonya'da iş liderlerinden biridir.
Germany's leaders were losing hope.
- Almanya liderleri umudunu kaybediyordu.
Many leaders supported the compromise.
- Birçok lider uzlaşmayı destekledi.
Even people who don't believe in the Catholic church venerate the Pope as a symbolic leader.
- Katolik kilisesine inanmayan insanlar bile Papa'ya sembolik bir lider olarak saygı duyuyorlar.