Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

li̇yakat

listen to the pronunciation of li̇yakat
Турецкий язык - Английский Язык
Турецкий язык - Турецкий язык
(Hukuk) Değer; bir kimsenin değeri; bir kimseye verilen değer; layıklık, hüner, yararlık, yararlılık
(Osmanlı Dönemi) İktidar. Ehliyet. Hüner. Lâyık olmak. Fazilet. Kıymetlilik
liyakat
Yeterlilik, kifayet
liyakat
Layık olma, yaraşırlık, uygunluk, değim
liyakat
Yaraşırlık
liyakat
Bir kimsenin, kendisine iş verilmeye hak kazandıran durumu, yaraşırlık
liyakat
Yeterlilik, kifayet: "Her birimiz kendi liyakatimize göre, üzerimize bir vazife almalıyız."- Y. K. Karaosmanoğlu
liyâkat
(Osmanlı Dönemi) lâyık olmak, iktidar, ehliyet
liyakat sahibi
Başarılı, erdemli, yetenekli
li̇yakat
Избранное