Eninde sonunda kim karar verecek?
- Who will ultimately decide?
Sonuçta, Jane onu satın almadı.
- In the end, Jane didn't buy it.
Sonuçta, o kadar da kötü değil.
- In the end, it's not that bad.
Bu tür düşüncelerin sonuçta onların nihai kararı üzerinde herhangi bir etkisi olmamıştır.
- Such considerations ultimately had no effect on their final decision.
Tartışma şiddetli ve ahenkli ama sonuçta inandırıcı değil.
- The argument is rigorous and coherent but ultimately unconvincing.
Sonunda, Almanlar geri çekilmeye zorlandı.
- In the end, the Germans were forced to withdraw.
Sonunda, biz, o eski püskü lokantada yemek yemeyi sona erdirdik.
- In the end, we ended up eating at that shabby restaurant.