Diyelim ki senden bahsediyorum.
- Let's say I'm talking about you.
Deniz ürünleri yedin mi? Diyelim ki, kabuklu deniz hayvanı.
- Have you eaten seafood? Shellfish, let's say.
Hangi arabanın daha güzel olduğu söylemek zordur.
- It is hard to say which car is nicer.
Söylemek istediğim her şeyi söyledikten sonra oldukça rahatlamış hissettim.
- I felt quite relieved after I had said all I wanted to say.
Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.
- Some doctors say something to please their patients.
Onu başka bir şekilde söyle.
- Say it in another way.
Maalesef, Fadil'in bu konuda son sözü yok.
- Unfortunately, Fadil doesn't have a final say on this.
Son sözümü söylemedim!
- I didn't say my last word!
Ben onun hakkında size bildirmek istedim ama Tom bir şey söylemememi söyledi.
- I wanted to let you know about that, but Tom told me not to say anything.
Onun ne demek istediğini anlayamadım.
- I couldn't make out what he wanted to say.
Keşke onun hakkında fikrini söylemese ve sadece onun ne demek istediğini söylese.
- I wish she wouldn't pussyfoot about it and just say what she means.
Hiçbir şey söylemezsen, bunu tekrarlamak için çağrılmayacaksın.
- If you don't say anything, you won't be called on to repeat it.
I've followed Selina down the strip, when we're shopping, say, and she strolls on ahead, wearing sawn-off jeans and a wash-withered T-shirt.
Many teachers take a Let's not and say we did attitude toward extended experiential learning in the different styles.
... So we can select a percentage here, like, let's say, 10%. ...
... TOR NORBYE: So let's say I want to make an edit. ...