Azınlık haklarını korumalıyız.
- We have to stand up for minority rights.
Küçük ama sesli bir azınlık, toplantının kesilmesine yol açtı.
- A small, but vocal minority, disrupted the meeting.
Ufak detaylar hakkında endişelenme.
- Don't worry about the minor details.
Tom ufak yaralar aldı.
- Tom received minor injuries.
Bir avukatın zor bir durumda küçük konularda bile her taşın altına bakması ve aynı konuda sonuca ulaşmak için ısrarla belirtmesi önemlidir.
- It is important that a lawyer should leave no stone unturned even on minor points and harp on the same subject to achieve a break through in an impasse.
Bu sadece küçük bir başarısızlık.
- It's only a minor setback.
Reşit olmayan birinin refahını tehlikeye düşürdüğünüz için tutuklusunuz.
- You're under arrest for endangering the welfare of a minor.
Reşit olmayanlar buraya giremez.
- Minors can't come in here.