Yeni yasa dini azınlıkları oy verme haklarından mahrum edecek.
- The new law will deprive religious minorities of their right to vote.
Küçük ama sesli bir azınlık, toplantının kesilmesine yol açtı.
- A small, but vocal minority, disrupted the meeting.
Dan ufak yaralarla kurtuldu.
- Dan survived with minor injuries.
Sergi ufak bir skandala neden oldu.
- The exhibition caused a minor scandal.
Bana babamın servetinden küçük bir pay verildi.
- I was given a minor share of my father's wealth.
Küçük kozmetik detaylar hakkında endişelenerek zaman kaybetmektense web sitemiz için içerik yaratarak zamanımızı harcamalıyız.
- We should spend our time creating content for our website rather than wasting time worrying about minor cosmetic details.
Tom'un çalıştığı bar reşit olmayan kimselere alkollü içki sattığı için ruhsatını kaybetti.
- The bar where Tom works lost its license because they had been selling alcoholic drinks to minors.
Almanya'da 18 yaşından küçükseniz reşit olmayan bir kimsesinizdir.
- In Germany you're a minor if you're younger than 18 years old.