Kanunen mümkün olduğunca hızlı sürdüm.
- I drove as fast as I legally could.
O yasal olarak bağlayıcı değil.
- It's not legally binding.
Kocasını yasal olarak boşadı.
- She has legally divorced her husband.
Tom hâlâ hukuken evli.
- Tom is still legally married.
O yasal danışmanlık almaya karar verdi.
- She decided to take legal advice.
Yasal bir öpücük çalıntı olanla asla eş değerde değildir.
- A legal kiss will never equal a stolen one.
Leyla bir tedarikçiyle olan acı bir hukuki ihtilaf sonrasında şirketini kaybetti.
- Layla lost her company after a bitter legal dispute with a supplier.
Bu soruları cevaplamayı reddetmeniz hakkındaki hukuki dayanak nedir?
- What's the legal basis of your refusal to answer these questions?
Türkiye Cumhurbaşkanı, paradoksal bir biçimde hukuken devletin başı olmasına rağmen hükümet içinde yasal bir konumu yoktur.
- Paradoxically, the President of Turkey is the de jure head of state but has no legal role in government.
Tom hâlâ hukuken evli.
- Tom is still legally married.
ABD'deki hukuk sistemi dünyanın en iyisidir.
- The legal system in the United States is the world's finest.
Sanık hukuki bir terimdir.
- The accused is a legal term.
Legally, I think you are covered, but there are angry guys with baseball bats outside.
You can legally park in the lot on weekends without paying the fee, they won't ticket you.
A contract is a legally binding agreement.
... be able to understand why you, as the owner of your cochlear implant, should be legally ...
... illegal immigration. There are 4 million people who are waiting in line to get here legally. ...