Bilgisayar kadınların sol tarafına yerleştirildi.
- The computer is placed to the left of the women.
Gardırop kapının solunda duruyordu.
- The wardrobe stood to the left of the door.
Kule sola doğru hafifçe eğildi.
- The tower leaned slightly to the left.
Joan kazada sol kolunu kırdı.
- Joan broke her left arm in the accident.
Süpermarketler şimdi kapalı, bu yüzden buzdolabında kalanlarla yetinmek zorunda kalacağız.
- The supermarkets are now closed, so we'll have to make do with what is left in the refrigerator.
Silahta kalan parmak izleri şüphelininki ile uyuşuyor.
- The fingerprints left on the weapon match the suspect's.
Lütfen masayı sola doğru kaydır.
- Please move the desk to the left.
Kamyon sola doğru keskin bir dönüş yaptı.
- The truck made a sharp turn to the left.
Sola dönerseniz, restoranı sağ tarafınızda bulursunuz.
- Turning to the left, you will find the restaurant on your right.
Sola dönerseniz, kiliseyi sağ tarafınızda bulursunuz.
- If you turn to the left, you will find the church on your right.
Soldaki dolabı aç. Şişeler orada.
- Open the cupboard on the left. The bottles are there.
Soldaki düğmeye bastığına emin misin?
- Are you sure you pressed the button on the left?
Sol taraftaki kapılar açılacak.
- The doors on the left side will open.
Amerikan arabalarının direksiyon simitleri sol taraftadır.
- Steering wheels of American cars are on the left side.
Ben sol elimle yazmaya çalıştım.
- I tried to write with my left hand.
O, sol eliyle yazı yazar.
- She writes with her left hand.
Soldan beşinci adamı öp.
- Kiss the fifth man from the left.
Japonya'da araba sürdüğünüzde soldan gitmeyi unutmayın.
- When you drive in Japan, remember to keep to the left.
Tom, artıkları ile köpeği besledi.
- Tom fed his leftovers to his dog.
Tom artık yemeği ne yapacağını bilmiyordu.
- Tom didn't know what to do with the leftover food.
Sadece bir süre yalnız kalmak istiyorum.
- I just want to be left alone for a while.
Sadece yalnız kalmak istediklerini söylediler.
- They said they only wanted to be left alone.
The political left is not holding enough power.
There are only three cups of juice left.
We were not left go to the beach after school except on a weekend.
Turn left at the corner.
It's there to the left.
- It is there to the left.
The car turned to the left.
- The car made a turn to the left.