lediglich

listen to the pronunciation of lediglich
Немецкий Язык - Турецкий язык
yalnız, sadece, ancak, sırf, salt
{'lediklih} yalnız, ancak
Английский Язык - Турецкий язык

Определение lediglich в Английский Язык Турецкий язык словарь

entirely
tümüyle

Thomas ve Marie evlerini tümüyle restore ediyorlar. - Thomas and Marie are entirely renovating their home.

merely
sadece

Sadece fakir olduğu için ona tepeden bakma. - Don't look down on him merely because he is poor.

O, onu sadece bir şaka olarak söyledi. - He said it merely as a joke.

entirely
büsbütün
entirely
baştan sona
entirely
hepten
entirely
baştan aşağı
entirely
tümlük
entirely
tümden
entirely
bütünlük
entirely
baştan başa
merely
adeta

Onlar adeta farklılar. - They are merely different.

merely
safi
entirely
tamamen

O, tamamen cesaretsiz değil. - He is not entirely without courage.

Cumartesi öğleden sonrayı tamamen çok fazla TV izleyerek geçirdim. - I spent Saturday afternoon watching entirely too much TV.

entirely
bütünüyle

Sami hâlâ bütünüyle tatmin olmuş değil. - Sami is still not entirely satisfied.

Sen bütünüyle hatalı değilsin. - You're not entirely wrong.

entirely
z. büsbütün, tamamıyla, tamamen
merely
(zarf) sadece, ancak, yalnız, sade, sırf
merely
sırf
Немецкий Язык - Английский Язык
entirely
merely
only

He denies this accusation and speaks only of a kiss. - Er bestreitet diesen Vorwurf und spricht lediglich von einem Kuss.

It took only ten minutes to walk there. - Es hat lediglich 10 Minuten gedauert, zu Fuß dorthin zu gehen.

Das ist nicht Liebe, das ist lediglich eine vorübergehende Schwärmerei.
It isn't love, it's merely a passing infatuation
Diese Beispiele sollen lediglich zeigen, wie …
These examples are just meant to show how …