Sami, Kanada'nın geniş, vahşi doğasında yürüyüşe bayılıyordu.
- Sami loved hiking in the vast Canadian wilderness.
Geniş bir çöl önümüzde uzanıyor.
- A vast desert lay before us.
Onların yeteneğiyle ilgili yanlış bir şey yoktu, o sadece maliyet performansı kötü olan her bir ünite için giderin çok yüksek olmasıydı.
- There was nothing wrong with their ability, it was just that the expense for each unit was so vast that the cost performance was bad.
Senin zekan Bombay ve Mumbai arasındaki mesafe kadar çoktur.
- Your intelligence is as vast as the distance between Bombay and Mumbai.
Kitaplar zamanın engin denizini geçen gemilerdir.
- Books are ships which pass through the vast sea of time.