Uzun zamandır seni bekliyordum.
- Ich habe lange auf dich gewartet.
O, onunla uzun zaman birlikte yaşayabilecek tek adam.
- Er ist der einzige Mann, der mit ihr so lange zusammenleben konnte.
O çok geçmeden eve döner.
- It won't be long before he returns home.
Güzel, gece çok uzun, değil mi?
- Well, the night is quite long, isn't it?
Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.
- It's been a long time since I visited my grandmother.
Uzun zaman önce, burada bir köprü vardı.
- A long time ago, there was a bridge here.
Uzun zamandır oraya gitmek istemektesin, değil mi?
- You have wanted to go there for a long time, haven't you?
Tom uzun zamandır iyi bir ev yemeği yemediğini söyledi.
- Tom said he hadn't had a good home-cooked meal for a long time.
Bunu epeydir yapmak istiyordum.
- I've been wanting to do that for a long time.
Bunu çoktandır yapmak istiyorum.
- I've been wanting to do that for a long time.
Yollarını kaybettiler, yoksa çoktan varmış olurlardı.
- They lost their way; otherwise, they would have arrived long ago.
Bunu çoktandır yapmak istiyorum.
- I've been wanting to do that for a long time.
Uzun zamandır oraya gitmek istemektesin, değil mi?
- You have wanted to go there for a long time, haven't you?
She looked as if she had been sick for a long time.
- Sie sah aus, als wäre sie lange krank gewesen.
She took a long time to choose her hat.
- Sie brauchte lange, um sich einen Hut auszusuchen.
How do you calculate the length of the circumference? I've forgotten.
- Wie bestimmt man nochmal die Länge des Kreisumfangs? Ich habe es vergessen.
The length of this ship is 30 meters.
- Die Länge dieses Schiffs beträgt 30 Meter.