Onun taahhütü fon eksikliğinden başarısız oldu.
- His undertaking failed for lack of funds.
Araştırmacılar ciddi bir gıda eksikliğinden muzdarip olmaya başladı.
- The explorers began to suffer from a severe lack of food.
Her şeyden önce dairelerde bir eksiklik var.
- Above all, there's a lack of flats.
Araştırmacılar ciddi bir gıda eksikliğinden muzdarip olmaya başladı.
- The explorers began to suffer from a severe lack of food.
Onun taahhütü fon eksikliğinden başarısız oldu.
- His undertaking failed for lack of funds.
Teknik bilgisinin olmayışı terfi etmesine engel oldu.
- His lack of technical knowledge precluded him from promotion.
My life lacks excitement.
He'll never lack for company while he's got all that money.
... wrong about my first premise, that there was a lack of will. ...
... I disagree with you that you're hampered by the lack of ...