He polished up the chrome until it gleamed.
The lecturer showed a lot of polish at his last talk.
A good silver polish will remove tarnish easily.
The floor was waxed to a high polish.
My technique is without flaw.
- Benim tekniğim kusursuzdur.
How can you speak such flawless German?
- Nasıl böyle kusursuz Almanca konuşabiliyorsun?
This eye defect can be corrected by surgery.
- Bu göz kusuru ameliyatla düzeltilebilir.
Some diseases are caused by a defective gene.
- Bazı hastalıklara kusurlu bir gen tarafından sebep olunmaktadır.
It is cruel of you to find fault with her.
- Onda kusur bulduğun için zalimsin.
She finds fault with everything and everyone.
- Her şeye ve herkese bir kusur buluyor.
They have eliminated all imperfections.
- Bütün kusurları ortadan kaldırdılar.
I am fed up with imperfect people, so I've decided to isolate myself for a while.
- Ben kusurlu insanlardan bıktım, bu yüzden bir süre kendimi tecrit etmeye karar verdim.
Neither Tom nor Mary is correct.
- Ne Tom ne de Mary kusursuz.
Excuse me, but you're mistaken.
- Kusura bakma ama hatalısın.
There's nothing physically wrong with him.
- Onda fiziksel olarak hiçbir kusur yok.
Don't take this the wrong way, but what you have related doesn't matter.
- Kusura bakmayın ama, anlattıklarınızın hiçbir önemi yok.
I am loving Tatoeba despite all its imperfections.
- Ben tüm kusurlarına rağmen Tatoeba'yı seviyorum.
I didn't notice the imperfection.
- Ben kusuru fark etmedim.