kurucular

listen to the pronunciation of kurucular
Турецкий язык - Английский Язык
founding fathers
installers
kur
courtship

Traditionally, men were expected to take the lead in courtship. - Geleneksel olarak erkeklerin kur yapmada öncülük etmesi bekleniyordu.

kurucu
founder

Bill Gates is the founder of Microsoft. - Bill Gates, Microsoft'un kurucusudur.

Jan Koum is the founder of WhatsApp Inc. - Jan Koum WhatsApp Inc'in kurucusu.

kurucu
{i} constituent
kur
{i} rate

What's today's exchange rate? - Bugünkü döviz kuru nedir?

I'd like to know the exact exchange rate for yen. - Yen için tam döviz kurunu bilmek istiyorum.

kur
course

In this course, we'll spend time helping you sound more like a native speaker. - Bu kursta, daha çok bir yerli gibi konuşmanıza yardım ederek zaman geçireceğiz.

She signed up for a Spanish course. - O, İspanyolca kursuna kaydoldu.

kur
establish

The town was established in the 18th century. - Kasaba 18. yüzyılda kurulmuştur.

The school was established in 1650. - Okul, 1650'de kuruldu.

kurucu
creator
kur
flirt
kur
{i} class

Last year in the spring I attended a cooking class and learned how to bake bread. - Geçen yıl baharda bir yemek kursuna katıldım ve ekmek nasıl pişirilir öğrendim.

Tom was daydreaming in class. - Tom sınıfta hayal kuruyordu.

kur
institute

The research institute was established in the late 1960s. - Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.

The education in that institute is simply pathetic. - O kurumdaki eğitim tek kelimeyle içler acısı.

kurucu
constitutive
kurucu
{i} father
kur
{f} founded

The city was founded in 573. - Şehir 573'te kuruldu.

Social order does not come from nature. It is founded on customs. - Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.

kur
ploughing
kurucu
establishing
kurucu
constructor
kurucu
(Avcılık) decocker
kurucu
installer
kur
{f} installed

Full body scanners were installed at the airport. - Havaalanına tam beden tarayıcıları kuruldu.

We've installed several security cameras. - Tom birkaç güvenlik kamerası kurdu.

kur
install

Full body scanners were installed at the airport. - Havaalanına tam beden tarayıcıları kuruldu.

This new product has been checked twice this week in order to avoid any problem during the installation. - Yeni ürün, kurulum sırasında herhangi bir sorun çıkmasın diye bu hafta iki kez kontrol edildi.

kur
{f} set up

The University Administration decided to set up a branch campus in New York. - Üniversite Yönetimi, New York'ta bir şube kampüs kurmaya karar verdi.

It took us half an hour to set up the tent. - Çadırı kurmak yarım saatimizi aldı.

kur
{f} establishing
kur
pass

The rescue party searched for the missing passengers. - Kurtarma ekibi kayıp yolcuları aradı.

Being careful and diligent is necessary, but not sufficient for passing this course. - Dikkatli ve çalışkan olmak gereklidir, fakat bu kursu geçmek için yeterli değildir.

kur
{f} set

The leader should know where to set up the tent. - Liderin çadırı nereye kuracağını bilmesi gerekir.

It took us half an hour to set up the tent. - Çadırı kurmak yarım saatimizi aldı.

kur
setup
kur
put together

Bush put together a hard-working team. - Bush çalışkan bir ekip kurdu.

Let's put together a pro-soccer team for Nagasaki! - Nagasaki yanlısı bir futbol takımı kuralım.

kur
{f} established

Kublai Khan established the Yuan Dynasty in 1271. - Kubilay Han Yuan Hanedanı'nı 1271 yılında kurmuştur.

The town was established in the 18th century. - Kasaba 18. yüzyılda kurulmuştur.

kurucu
incorporator
kurucu
floater
kurucu
promoter
kur
attention
kur
{f} mounting
kur
addresses
kur
{f} assembly

Everyone has the right to freedom of peaceful assembly and association. - Her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir.

2016 was declared the International Year of Pulses by the United Nations General Assembly. - 2016 birleşmiş milletler genel kurulu tarafından uluslararası bakliyat yılı ilan edildi.

Kur
G.S.O. (general staff officer)
Kur
(abbr. for Kurmay) mil
Kur
G.S. (general staff)
kur
par

Mary baked three dozen cookies for Tom's party. - Mary Tom'un partisi için üç düzine kurabiye pişirdi.

In the Quran there is a part about Saint Mary and the birth of Jesus Christ. - Kuran'da Hz. Meryem ve Hz. İsa'nın doğumu hakkında bir bölüm vardır.

kur
rate of exchance
kur
flirtation
kur
courting, wooing
kur
suit

Geppetto did not have a penny in his pocket, so he made his son a little suit of flowered paper, a pair of shoes from the bark of a tree, and a tiny cap from a bit of dough. - Geppetto'nun cebinde bir kuruşu yoktu, bu yüzden oğluna çiçekli bir kağıttan küçük bir takım, bir ağacın kabuğundan bir çift ayakkabı ve biraz hamurdan küçük bir kep yaptı.

He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor. - Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı.

kur
court

The graphic description of the victim's murder was too much for his mother, who ran out of the court in tears. - Kurbanın katili tarafından yapılan çarpıcı betimleme, gözyaşları içinde mahkemeyi terk eden annesine çok ağır geldi.

He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor. - Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı.

kur
wooing

He tried wooing her with love poems. - O aşk şiirleriyle ona kur yapmaya çalıştı.

kur
rush
kur
lead

Tom wanted a pencil with a softer lead. - Tom daha yumuşak uçlu bir kurşun kalem istedi.

This is as heavy as lead. - Bu kurşun kadar ağır.

kur
constituted
kur
puttogether
kurucu
framer
kurucu
builder
kurucu
erector
kurucu
foundress
kurucu
charter member
kurucu
founding, establishing; constituent; founder, promoter; organizer
kurucu
institutor
kurucu
charter
kurucu
(Nükleer Bilimler) owner
Английский Язык - Английский Язык

Определение kurucular в Английский Язык Английский Язык словарь

Kur
In Sumerian mythology, primarily a mountain or mountains, and usually referred to the Zagros mountains to the east of Sumer
kur
A course of treatment
kur
A course of treatment Also known as cure
kur
to produce
kur
Key User Requirements
kur
A planned course of treatment or supervised series of spa treatments over a period of time
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение kurucular в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Kurucu
müessis
KÛR
(Osmanlı Dönemi) (C.: Kûrân) f. Kör, âm
kur
Karşı cinsten birine ilgi göstererek onun hoşuna gitme, gönlünü kazanmaya çalışma
kur
Cilve yapma
kur
Yabancı paraların ulusal para cinsinden değeri
kur
Kurs değeri (II)
kur
Birinin duygularını okşayacak biçimde davranarak onu elde etmeye çalışma
kur
Kurs değeri
kurucu
Cümleyi oluşturan ögelerin her biri
kurucu
Bir kuruluşu oluşturan kimse
kurucu
Bir kurumun, bir işin kurulmasını sağlayan, müessis
kurucular
Избранное